Hz. Muhammed (s.a.v.) Peygamberimizin 99 - İsmiyle Dua

 

 

 

Bu isimler, yüce Peygamberimizin veciz isimleridir. Bunları dua makamında kullanmak ve bunlar sayesinde isteklerimizi dile getirmek için çok yararlı bir harekettir. Cenab-ı Hakk’ın doksan dokuz ismi olduğu gibi, Resül-i Ekrem Efendimizin de böyle mübarek isimleri vardır. Kim bunları ezber eder veya dua esnasında bunları okursa, Cenab-ı Mevla bu isimlersayesinde o kirnsenin arzusunu yerine getirecek ve onun bütün dileklerini kabul buyuracaktır.

Peygamberimizin bütün isimlerinde büyük feyizler vardır. Onun Muhammed ismi anıldığında mutlaka salatü selam getirilmelidir. Bir hadis-i şeriflerinde: “İnsanların bana en yakın olanları bana en fazla salatü selam getirenlerdir . ., buyurdu. (SS)

Bu isimlerin hepsinin ayrı ayrı kudsiyetleri vardır. Fakat en şümullüsü “MUHAMMED MUSTAFA” isimleridir. Bu isimlere hürmet, Muhammed Mustafa’ya hürmettir. Bu itibarla Peyamberimizi bilmemiz ve O’na gereken hürmet ve ilgiyi göstermemiz üzerimize vacibdir. Allah’ı seven, Peygamberimizi de sevecek; Allah’ın emirlerini yerine getiren Rasülullah’ın sünnetlerini de ifa edecektir. Yoksa kuru kuruya “Ben Peygamberi severim.” demesi onu kurtarmayacak, O’nun sonsuz şefaatına kavuşamıyacaktır.    


 

 


Resulullah efendimizin isimleri

Sual: Peygamber efendimizin çok isminin olduğunu duydum, bunlar nelerdir?
CEVAP
Muhammed aleyhisselamın 400’e yakın ismi Mevahib-i ledünniyye'de vardır. Bunlardan bir kısmının manası alfabetik olarak kısaca şöyle:

Abdullah: 
Allah’ın kulu.
Âbid: Kulluk eden, ibadet eden.
Âdil: Adaletli, doğru, doğruluktan, haktan ayrılmayan.
Ahmed: En çok övülmüş, sevilmiş.
Ahsen: En güzel.
Alî: Çok yüce.
Âlim: Bilgin, bilen.
Allâme: Çok bilgili.
Âmil: İşleyici; iş ve hareket adamı.
Aziz: Çok yüce, çok şerefli.
Beşîr: Müjdeleyici.
Burhan: Sağlam delil.
Cebbâr: Kahredici, galip.
Cevâd: Cömert.
Ecved: En iyi, en cömert.
Ekrem: En şerefli.
Emin: Doğru ve güvenilir.
Fadlullah: Allah’ın ihsanı, fazlı.
Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran.
Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran.
Gâlip: Hâkim ve üstün.
Gani: Zengin.
Habib: Sevgili, çok sevilen.
Hâdî: Doğru yola götüren.
Hâfiz: Muhafaza edici.
Halîl: Dost.
Halîm: Yumuşak huylu.
Hâlis: Saf, temiz.
Hâmid: Hamd edici, övücü.
Hammâd: Çok hamd eden.
Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan.
Kamer: Ay.
Kayyim: Görüp gözeten.
Kerîm: Çok cömert, çok şerefli.
Mâcid: Yüce ve şerefli.
Mahmûd: Övülen.
Mansûr: Zafere kavuşmuş.
Masûm: Suçsuz, günahsız.
Medenî: Şehirli, bilgili ve görgülü.
Mehdî: Hidâyet eden, doğru yola ileten.
Mekkî: Mekkeli.
Merhûm: Rahmetle bezenmiş.
Mes'ud: Mutlu.
Metîn: Sağlam, özü ve sözü doğru, itimat edilir.
Muallim: Öğretici.
Muhammed: Yerde ve gökte çok övülen.
Muktefâ: Peşinden gidilen.
Muslih: Islah edici ve düzene koyucu.
Mustafa: Çok arınmış.
Mutî: Hakka itaat eden.
Mu'tî: Veren, ihsan eden.
Muzaffer: Zafer kazanan, üstün.
Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli, feyzli.
Müctebâ: Seçilmiş.
Mükerrem: Şerefli, yüce, aziz, hürmet ve tâzime erişmiş.
Müktefî: İktifâ eden.
Münîr: Nurlandıran, aydınlatan.
Mürsel: Elçilikle gönderilmiş.
Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş.
Müstakîm: Doğru yolda olan.
Müşâvir: Kendisine danışılan.
Nakî: Çok temiz.
Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini.
Nâsih: Öğüt veren.
Nâtık: Konuşan, nutuk veren.
Nebî: Peygamber.
Neciyyullah: Allah’ın sırdaşı.
Necm: Yıldız.
Nesîb: Asîl, temiz soydan gelen.
Nezîr: Uyarıcı, korkutucu.
Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk.
Nûr: Işık, aydınlık.
Râfi: Yükselten.
Ragıb: Rağbet eden, isteyen.
Rahîm: Müminleri çok seven, acıyan.
Râzî: Kabul eden, hoşnut olan.
Resûl: Elçi.
Reşîd: Akıllı, olgun, iyi yola götürücü.
Saîd: Mutlu.
Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan.
Sadullah: Allah’ın mübarek kulu.
Sâdık: Doğru olan, gerçekçi.
Saffet: Arınmış, seçkin.
Sâhib: Mâlik, arkadaş; sohbet edici.
Sâlih: İyi ve güzel huylu.
Selâm: Noksan ve ayıptan emin.
Seyfullah: Allah’ın kılıcı.
Seyyid: Efendi.
Şâfi: Şefaat edici.
Şâkir: Şükredici.
Şems: Güneş.
Tâhâ: Kur'an-ı kerimdeki rümuz ismi.
Tâhir: Çok temiz.
Takî: Haramlardan kaçınan.
Tayyib: Helâl, temiz, güzel, hoş.
Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri.
Vâiz: Nasihat eden.
Vâsıl: Kulu Rabbine ulaştıran.
Velî: Veli, sahip, dost.
Yasîn: Gerçek insan, insan-ı kâmil.
Zâhid: Masivadan yüz çeviren.
Zâkir: Allah’ı çok anan.
Zeki: Temiz, akıllı.

Resulullah’ın has ismi
Sual:
 Kur’an-ı kerimde, Muhammed ismi geçen âyetlerin mealleri nasıldır?
CEVAP
Muhammed [aleyhisselam] ism-i şerifinin geçtiği âyet-i kerimelerin mealleri şöyledir:
(Muhammed [aleyhisselam] ancak bir resuldür. Ondan önce birçok resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ardınıza dönecek misiniz [dininizi bırakıp savaştan kaçacak mısınız]? Böyle yapan, elbette Allah’a bir zarar veremez, fakat şükredip sabredenlere, Allah elbette mükâfat verecektir.) [Al-i İmran 144]

(Muhammed [aleyhisselam, kendi sulbünden olmayan] erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O, Allah’ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]

(İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed [aleyhisselama] indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.) [Muhammed 2]

(Muhammed [aleyhisselam] Allah’ın elçisidir. Onunla birlikte olanlar [Eshab-ı kiram], kâfirlere karşı çetin [ve metin], kendi aralarında merhametlidir. Onları rükû ve secde hâlinde [namaz kıldıklarını], Allah’ın fazlını ve rızasını kazanmaya çalıştıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır [yüzleri nurludur]. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar [Eshab-ı kiram], filizlenmiş, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekicilerin hoşuna giden ekine benzerler. Allahü teâlâ, böylece onları [Eshab-ı kiramı] çoğaltıp güçlendirmekle, kâfirleri öfkelendirdi. İman edip salih amel işleyenleri mağfiret edip, onlara [Eshab-ı kirama] büyük ecir vereceğini vadetti.) [Fetih 29]

Yukarıda da görüldüğü gibi Allahü teâlâ, bütün peygamberlere (Yâ Âdem, Yâ Musa, Yâ İsa) diyerek ismiyle hitap ederken, Peygamber efendimize o şekilde ismiyle hitap etmemiştir. Muhammed aleyhisselama, (Ya eyyühennebiyyu, ya eyyüherresul) diyor, Resulüm, Habibim gibi güzel sıfatlarla anıyor.

İslam âlimleri buyuruyor ki: Kur’an-ı kerimi okurken, Peygamber efendimizin ismi geçince, hemen o mübarek ismi sevgiyle, saygıyla öpen Müslüman, çok nimete kavuşur.

Kur’an-ı kerimde, Allah’ın ve meleklerin Resulullah’a salât ettiği bildiriliyor, müminlerin de salevat getirmeleri emrediliyor. Bu emre uyarak salevat getirme nimetine kavuşmaya çalışmalıdır.

Dua kahramanı
Sual:
 (Allah için, sahi, fakih, tanrı; Peygamberimiz için, dua kahramanı, namazcı, oruç yiğidi gibi sözler söylemenin mahzuru olmadığını düşünüyorum) denebilir mi?
CEVAP
Allahü teâlânın isimleri tevkîfîdir. Yani, İslamiyet’te bildirilen isimleri söylemek caiz olup, bunlardan başkasını söylemek caiz değildir. Ne kadar kâmil, güzel isim olsa da, söylenmez. Cevâd denir, çünkü İslamiyet, Cevâd demektedir, fakat yine cömert manasında olan sahî ismi söylenemez; çünkü İslamiyet Ona sahî dememiştir. (Mektubat-ı Rabbani 2/67)

Allahü teâlâya âlim denir; fakat âlim demek olan fakih denmez, çünkü İslamiyet, Allahü teâlâya fakih dememiştir. (S. Ebediyye)

Bunun gibi, Allah ismi yerine, tanrı demek caiz değildir; çünkü tanrı, ilah, mabud demektir. Mesela, Hintlilerin tanrıları inektir denilmektedir. (Birdir Allah, Ondan başka tanrı yok) denebilir. Başka dillerdeki Dieu, Gott ve God kelimeleri de, ilah, mabud manasına kullanılabilir. Allah ismi yerine kullanılamaz.

Resulullaha verilecek unvanları da dinimiz bildirmiştir. İnsanlar kendi kafasına göre unvan veremez. Herkes kafasına göre övgü yapamaz. Dua kahramanı, namazcı, oruç yiğidi gibi tabirler de uygun olmaz.

(Düşünüyorum) sözü de çok yanlıştır. Bizim sözümüz dinde senet midir de, bizim düşüncemiz bir işe yarasın? Dinde, dört delilin haricindekilerin hiç önemi yoktur. O öyle düşünüyorsa, bir başkası da başka türlü düşünür. O zaman düşünce yığını olur, ortada din kalmaz. Onun için muteber din âlimlerinin kitaplarından alınmayan yazılara itibar etmemelidir.

 

 

 

Peygamberimizin   99   İsmi : 






Peygamberimizin   99   İsmi  :    


Bismillahirrahmanirrahim

Muhammedün, Mahmüdün, Ahmedün, Hamidün, Kasimün, Akibün, Hatemün, Mahin, Da’in, Siracün, Münirün, Haşirün, Mübeşşirün, Nezirün, Münzirün, Resulün, Mürselün, Nebiyyün, Mühtediyün, Mehdiyyün, Halilün, Habibün, Tayyibün, Safiyyün, Taha, Yasin, Mustafa, Mücteba, Murtaza, Nasirün, Kaimün, Hafizün, Şahidün, Şehidün, Adilün, Alimün, Halimün, Nurun, Mübinün, Burhanun, Hüccetün, Beyanun, Muti’un, Mezkurün, Vaızün, Sahibün, Natıkun, Sadikun, Musaddikun, Muzafferun, Mekkiyyün, Medeniyyün, Ebtahiyyün, Kureyşiyyün, Arabiyyün, Haşimiyyün, Azizün, Harisün, Raufün, Rahimün, Cevadün, Ganiyyün, Fettahun, Alimün, Münibün, Hatibün, Fasihun, Reşidün, Tahirun, Mutahharun, İmamun, Emirun, Mutavassitun, Sabikun, Muktesidün, Evvelün, Ahirun, Zahirun; Batınun, Şafi’un, Müşeffe’un, Hadin, Muhallilün, Muharrimun, Amirun, Nahin, Hakimun, Karibün, Şakirun, Meşkür’ün, Saburün, Rakibun, Müzzemmilü, Müddessirü, Mualla, Müzekka, Müşfikun, Muhsinün, Mütemmimün.
 
 
 
Kaynak: Mecmûatul- Ahzab, Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevi   








Resulullahın Dilinden Dualar   


Peygamber efendimiz, biz müslümanların nasıl duâ etmesi gerektiğini bildirmiştir. Bu duâlardan bazıları şunlardır:

Allahım, bana kendi katından hidâyet ihsân eyle, kendi fazlu kereminden bana ihsân eyle, rahmetini bana akıt ve bereketlerinden bana inzâl eyle.

Allahım! Ben âcizim, sen beni kuvvetlendir. Ben zelil bir kimseyim, sen beni izzetlendir. Ben fakirim, sen beni zenginleştir yâ erhamerrahimîn.

Allahım ben senin kulunum, kulunun ve câriyenin oğluyum. Perçemim senin elindedir. Bende hükmün geçerlidir, hakkımdaki kaza’n, adalettir. Senin olan, senin kendine isim verdiğin veya kitabında indirdiğin yahut yaratıklarından birine bildirdiğin veya katında, gayb ilminde kendine tahsis ettiğin bir isimle senden dilerim ki Kur’ân’ı kalbimin baharı, üzüntümün cilâsı, keder ve tasamın giderilmesi için vesile kılasın.

Allahım! Ben, senin pak, güzel, mübarek ve yüce nezdinde en sevimli olan, onunla dua edildiği taktirde hemen icabet ettiğin, onunla senden istenince hemen verdiğin, onunla rahmetin talep edilince rahmetini esirgemediğin, onunla kurtuluş talep edilince kurtuluş verdiğin isminle senden istiyorum.”

Allahım! Benim için takdir ettiğin herşeyin sonu hayır olmasını senden, senin merhametinden dilerim. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi

Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, Mesih Deccâl’in fitnesinden, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.”

Allahım! Cenneti ve Cennete götürecek söz ve işleri senden ister, Cehennemden ve Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden sana sığınırım.

Allahım! Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.

Allahım! Kulun ve Resûlün Muhammed sallâllahü aleyhi ve sellemin senden istediği hayır ve iyilikleri senden ister ve sana sığınıp ilticâ ettiği her şeyden ben de sana sığınırım.

Allahım! Kur’ân-ı kerîm hürmetine bana rahmet eyle, Kur’ânı bana îmân, nûr, hidâyet ve rahmet kıl, Allahım Kur’ân-ı nasib et, Kur’ân-ı kerîmi lehimde hüccet kıl. Ey âlemlerin Rabbi.

Allahım! Peygamberin Muhammed aleyhisselam, dostun İbrahim aleyhisselam, sırdaşın Mûsâ aleyhisselam, Kelîme ve ruhundan olan Îsâ aleyhisselam hürmetine, Mûsâ’ya inen Tevrat, Îsâ’ya inen İncil, Dâvûd’a inen Zebûr, Muhammed aleyhisselâma inen Kur’ân hürmetine, bütün peygamberlerine yaptığın vahiy hürmetine, Mahlûkâtın üzerindeki kazâ ve takdîrin, senden isteyenlere verdiğin, fakir ettiğin zenginler, zengin ettiğin fakirler, hidâyete ulaştırdığın kimseler hürmetine; Mûsâ Aleyhisselâma bildirdiğin, kulların rızıklarını böldüğün yeryüzünün, hareketten sükûna erdirdiğin dağların, ayakta tuttuğun, arş-ı âzamı taşıttığın ism-i âzamın hürmetine; Kur’ân-ı Kerîmde nâzil olan samed, ahad ve tâhir isimlerinin hürmetine; gündüzleri aydınlatıp geceleri karartan ismin hürmetine; azamet-i Kibriyân ve nûr-i vechin hürmetine,Senin kuvvet ve kudretinle Kur’ân-ı Kerîmi okuyup anlamağı ve onu bütün vücûduma duyurmanı ve bütün hareketlerimi ona uydurmamı senden dilerim. Kuvvet ve kudret ancak sendendir. Yâ erhamerrahimîn.

Bildiğimiz-bilmediğimiz bütün iyilikleri ver, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün kötülüklerden muhafaza et, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahıret azabından bizi koru!

Bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan ve sabreden ve şükredenlerden eyle!

Ey hayy u kayyûm olan Allahım! Bütün işlerimi düzeltmeni, bir an bile beni kendi başıma bırakmamanı, rahmetine sığınarak senden isterim.

Kulağıma, gözüme sıhhat ver! Küfürden, fakirlik ve kabir azabından, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım.

Ya Rabbi, bize dünya ve ahırette güzellik ver ve Cehennem azabından bizi koru!

Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmıyan ibâdetten ve kabul edilmiyen duâdan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan, gece ve gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan kötü arkadaştan ve kötü komşudan sana sığınırım!   

 


Rızık Duası 


Rızkı daralan, geçim sıkıntıs çeken kişi sadaka verir, tevbe eder, hayırlı bir niyetle Cuma gecesi seher vaktinde Hacet Namazı kıldıktan sonra yüz kere istiğfarda bulunur.

Esteğfirullah el-Azıym dedikten sonra bu mübarek ayetleri okumaya devam ederse inşallah Cenab-ı Allah umulmadık yerlerden ona rızık kapısı açar.

Kaynak:
1)Saadettün Dareyn Kitabından Maddi ve Manevi Sıkıntılardan Kurtulma Duaları, Müeelifi: Yusuf Bin İsmail En-Nebhani (K.S.) Hazretleri, Tercüme: Ömer Faruk Hilmi, İlim Yayınları.
2) Kur’an-ı Kerim, Talak Suresi    



Rızık Duası (2)  


 Ya Allah, Ya Rab, Ya Hayyu, Ya Kayyum, Ya Zel Celali vel- ikram.

Yüceler yücesi olan isminin hakkı için senden isterim. Bana helal rızık ver. Allahım eğer rızkımız semada ise onu indir. Eğer yerde ise onu çıkar. Uzakta ise onu yaklaştır. Yakın ise kolaylaştır. Az ise çoğalt. Çok ise onu bereketlendir.

 

 

Rüya ile ilgili Dualar

 

 

Aniden Korkup Uykudan Uyanıldığında

Amr ibni Şuayb’ın, babasından onun da dedesinden (ra) rivayet ettiğine göre Rasulüllah (sav) aniden korkup uykudan uyanıldığında söylenecek bazı kelimeleri onlara öğretirdi ki, o kelimeler de şunlardır:

“Allah-u Tela’nın gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve benim yanımda bulunmalarından, Allah’ın tastamam kelimelerine sığınırım.”

Kaynak: Kasr!ı Arifan Dergisi, Aralık 2010

Rüyada Sevdiği veya Sevmediği Birşey Gördüğünde

Ebu Said el-Hudri (ra) şöyle anlatmıştır: Rasulüllah (sav)i şöyle buyururken işittim: ‘Sizden biri sevdiği bir rüya gördüğü zaman o Allah’tandır. Bundan dolayı Allah’a hamdetsin ve o rüyasını (kendini kıskanmayan kişilere) anlatsın.’”

Diğer bir rivayette ise şöyle buyurulmuştur: “Rüyasını ancak sevdiği kimseye anlatsın, sevmediği bir rüya görürse o da şeytandandır. O rüyanın şerrinden Allah’a sığınsın ve rüyasını kimseye anlatmasın, böyle yaparsa o rüya ona asla zarar vermez.”

Ebu Katade (ra)dan rivayet edilen diğer bir hadis-i şerifte Rasulüllah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Güzel rüya Allah’tandır, kabus ise şeytandandır. Her kim sevmediği bir şey görürse sol tarafına üç defa tükürsün (kendisinde ıslaklık olmayan hafif bir üfürmeyle) ve şeytandan (Allah’a) sığınsın. (Eğer böyle yaparsa) bu kötü rüya ona zarara vermez.

Cabir (ra)dan rivayet edilen başka bir hadis-i şerifte ise Rasulüllah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kötü bir rüya gördüğü zamanda sol tarafınaüç defa tükürsün (kendisinde ıslaklık olmayan hafif bir üfürmeyle) , üç kere de şeytandan Allah’a sığınsın ve yattığı taraftan dönsün.”

Ebu Hureyre (ra)dan rivayet edilen diğer bir hadis-i şerifte ise Rasulüllah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz sevmediği bir rüya gördüğü zaman bunu kimseye anlatmasın ve kalkıp namaz kılsın.”

İbnü’s Sünni (Rahimehullah) zikrettiği bir hadis-i şerifte ise Rasulüllah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz sevmediği bir rüya gördüğü zaman üç defa tükürsün ve:

 

‘Ey Allah! Şeytanın amelinden ve kötü rüyalardan Sana sığınıyorum’ desin.”  



Kaynak: Kasr!ı Arifan Dergisi, Aralık 2010    



Kendisine Rüya Anlatıldığında  


İbnü’s Sünni (Rahimehullah)ın nakline göre; Rasulüllah (sav) kendisine gelip: “Bir rüya gördüm” diyene:

“Hayır görmüşsün, (senin için) hayırlı olsun” buyururdu.

Diğer bir rivayette ise:

“Hayırla karşılaşasın ve şerden muhafaza olasın. Hayırlar bize ait, şerler ise düşmanlarımızın üzerine olsun. Hamd de alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsus olsun” buyurmuştur.    






 



 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ey Cümle Halkın Maksudu

  Ey cümle halkıñ maksûdu Al göñlümü senden yaña Ey külli şey’iñ mevcûdu Al göñlümü senden yaña ... Budur yüreğim yâresi Gitmedi yüzüm karas...