KALPLERİ CEZBETME DUASI



 

KALPLERİ CEZBETME DUASI

 

 

 

Allâhümme   sehhırli   ve  meyyilli .  veczibli   ve   leyyilli  gulube   ibadike                                

 ecmaine .   minel    cinni    vel    ins  .  Veclibli    havatırahüm     bil                

    mehabbetid .  daimetil  gaimeti  .  aleddevami   bi   devamilleyli                   

 vennehar .    Ente mugallibul  . gulubi   vel   ebsar . Ya  Azizü   Ya   Gaffar .                                       

   Ya   Celilu   Ya  Cebbar .   Ya  Muinu    Ya   Settar .     Unsurni                                     

   nasran aziza  .   Veftahli    fethan    mubina .     Vahzül    cemi a'dai  hiz                                               

     lanen   kebira .    ''Fedemmernahüm   tedmira''    Ve sallallahu  ala                                     

seyyidina  .   Muhammedin   ve   ala .   alihi    ve sahbihi  ve  sellem .            



 





 

Salavatı Kübra duası (Büyük salavat)

 


Salavatı Kübra duası (Büyük salavat)                                                                                       

 


Bismillahirrahmanirrahim
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel mürselin
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyiden nebiyyin
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyides sadikiyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyider rakiiyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyides sacidiyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel kaidiyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel kaimiyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel musalliyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidez zakiriyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyideş şahidiyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel evveliyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel ahiriyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Resulallah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Nebiyyallah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Habiballah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya men Ekramehullah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya men Azzemehullah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya men Şerrefehullah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya men ezherehullah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya menih terahullah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya men Savverahullah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya men Abedellah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Hayra halkıllah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Hateme rusulillah
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Sultanel enbiya
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Burhanel esfiya
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Mustafa
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Mu'alla
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Mücteba
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Müzekki
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Mekkiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Medeniyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Arabiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Kureşiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Haşimiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Ebtahıyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Zemzemiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Tihamiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Ümmiyyü
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyide velede ademe
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Ahmed
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Muhammed
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Taha
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Yasin
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Müddessir
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Sahibel Kevser
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Şefi'a yevmil mahşer
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Sahibettac
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Sahibel Mi'rac
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyide evveliyn vel ahiriyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel Muhsinin
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya seyyidel kevneyni vessakaleyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya sahiben Na'leyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Seyyidi ya Resulallahi ya Hatemel enbiyai vel mürseliyn
Elfu elfi salatin ve elfu elfi selamin aleyke ya Nebiyyallahi yevmeddiyn.
Subhane rabbike rabbil izzeti amme yesıfun ve selamün alel mürseliyn velhamdülillahi rabbil alemiyn.                                                                                                                                                     












Sâlatûl Fatih Sîğası - Sâlavat - ı Şerifelerin Efendisi:

 



Sâlatûl Fatih Sîğası - Sâlavat-ı Şerifelerin Efendisi:

Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym

Manası: Allahım! Kapalılıkları açan geçmişe son veren hakka hakikatla destek olan mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammede Onun aline ve ashabına Onun yüce kadrü kıymetince salat eyle selam eyle ve Onu mübarek kıl.

AltıyüzBin salavat gücünde ve Kuranı 6 kere hatım etme sevabı derecesinde salavat

Fazileti ve sırları:
Yüzyirmi bin salavat-ı şerife gücünde olduğu mana aleminde Peygamberimiz(s.a.v.) tarafından bildirilmiştir.
Eski zamanda Kutbül Aktab Ahmed Ticani hazretleri yakaza halinde bu salavatın faziletini Hazreti Resulüllaha sorar.
Cevaben:
Bir kimse salavat-ı fatihi bir defa okursa zamanın başından salavat getirenin okuduğu zamana kadar ins ü cinin ve meleklerin getirdiği salavata denk sevap kazanır.Günahları da bağışlanır. buyurmuşlardır.


Hikmeti:
1. Bu salavat-ı şerife okuyanı cehennem ateşinden korur.

2. Kırk gün okuyanın tevbesi kabul edilirgünahları bağışlanır.

3. Cuma gecesi bin defa okuyanEfendimiz(s.a.v.) ile görüşür.

4. Geçmiş zamanda zamanın Kutbu Muhammed el Bekri (k.s.) Hz. ne ait olan bu salavat öyle büyük bir salavattır ki Resulullah (s.a.v) in mana alemindeki beyanı ile ömründe bir defa dahi bu salavatı okuyan kişi cehenneme girmez.

5. Mağrib sadatından bazısının nakline göre bu salat Allahü Teala tarafından bir sahife ile Muhammed el-Bekri Hazretlerine indirilmiştir. Bu salavatın bir defa okunması altı kere Kuranı kerimin hatmine denktir.

6. Bu salavata kırk gün devam edene Allahü Teala bütün günahlardan tevbe nasib eder.

7. Her kim bu salavatı Perşembe veya Cuma veya pazartesi gecesi bin defa okursa Resulullah (s.a.v) efendimiz ile uyanık halde buluşur. Ancak bu dört rekat namazın ardından okunmalı,Bu namazın birinci rekatında üç kere kadir süresi,ikinci rekatında üç kere zelzele süresi,üçüncü rekatında üç kere Kafirun süresi,dördüncü rekatındada üçer kere muavvizeteyn (Felak ve Nas süreleri) kıraat edilmelidir.

8. Bu salavatın sahibi olan büyük kutub Muhammed el-Bekri Hz. demiştir ki:ömründe bir kere bu salavatı okuyan cehenneme girerse Allahın huzurunda beni yakalasın.
Yukarıdaki sözün sahibi olan zat Abdülkadir Geylani Hz. inden sonra benim bu ayağım doğuda ve batıda bulunan bütün velilerin boynu üzerindedir. Diyebilmiş ikinci zattır.Bir kere kendisi Resulullahın (s.a.v) kabrini ziyaret ederken Resulullah (s.a.v) ona :Allah seni ve zürriyyetini mübarek kılsın diye hitab etmiştir. Şarani,Şihab ve Münavi gibi bir çok alim bu zatı en mübalağalı ifadelerle medh etmişlerdir. ( es-Savi, el-Esrarur-Rabbaniyye,sh :45 ;Yusuf-u Nebhani, Efdalüs Salevat, Salat no : 50, sh:89-96 ) (SALAVAT-I ŞERİFE )

9. Ayrıca bu salavat hakkında yine 120,000 salavatı şerife gücünde olduğu mana aleminde peygamberimiz s.a.v tarafından bildirilmiştir.                                                                       





Duanın Manası, Türkçe okunuşu ve Arapçası şöyledir:                             



Manası:

Allah'ım! Kapalı olanı (Hz. İsa ile kapanan vahiy kapısını) açan, geçmişte tüm gelip geçen (bütün enbiyanın nübüvvetine) son veren, hak ve hakikatle hakka destek olan, (insanları) senin dosdoğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e, onun aline ve ashabına, Onun yüce kadr-u kıymetince salat eyle, selam eyle ve Onu mübarek kıl.

Türkçe okunuşu:

Allahümme Salli ve Sellim ve Bârik Alâ Seyyidinâ Muhammedinil Fâtihi limâ Uğlika vel Hâtimi li mâ Sebeka Nâsırıl Hakkı bîl Hakkı Vel Hâdî ilâ Sıratıkel Müstekıymi ve Alâ Alihi ve Ashâbihi Hakka Kadrihi ve Mikdârihil Aziym.

Arapçası:

اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَــيِّــدِنَا مُحَمَّدِ ۨالْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ نَاصِرِ الْحَقِّ بِالْحَـقِّ وَالْهَادِى اِلٰى صِرَاطِكَ الْمُسْتَقِيمِ وَعَلٰى اٰلِه۪ وَاَصْحَابِه۪ حَقَّ قَدْرِه۪ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ

Selam ve dua ile...                                                                 








İmam-ı Bûsirî ' nin Meşhur ( Kaside-i Bürde ) Türkçe Meali



 İmam-ı   Bûsirî ' nin     Meşhur    kasidesi   ( Kaside-i   Bürde )                                                         


1 . -                                                                                                                                                                                                                                                                                                              

Ey gönül, Selemli dostları anmaktan mı gözünden kanlı yaş akıtıyorsun.                                  

(selemliden kasıt Hz.  Peygamber ve sahabedir.


Yoksa Kazıma tarafından rüzgar mı esti, zifiri karanlıkta Izam Dağı’ndan     

şimşek mi çaktı.                     

Kazıma: Medine’nin bir başka adı.    Izam Dağı: Medine çevresinde bir dağ.                                        


Gözlerine ne oldu ki: “ağlama!” desen yaş döker, kalbine ne oldu ki “kendine gel!”

 desen coşup  kendinden geçer.                                                                 

                                                                                                                                            

Yanıp tutuşan kalp ve akan gözyaşı karşısında aşık sevginin gizli     

 kalacağını mı sanır.                             


Aşk olmasaydı, sevgilinin harap olan yurdunda, ondan arta kalanlara bakıp 

yaş dökmez, sorgun    ağacı ile o dağı anarak geceler boyu uykusuz kalmazdın.        

                                                                        

Gözyaşı ve hastalık aleyhinde iki adil şahit iken sevgini nasıl inkar edebilirsin.                                       


Aşkın ızdırabı yanaklarından sarı papatya ve anem gibi iki çizgi halinde belirirken 

sevgini nasıl   inkar edebilirsin.                                                                                                                                                                                      

Anem: Hicazda yetişen ve meyvesi kızıl olan bir ağaç türü.                                                             


 Evet, gece sevgilimin hayali geldi ve beni uykusuz bıraktı; çünkü aşk,      

 zevk ve elemle iç içedir.              


 Uzre aşkı gibi bir aşka tutulduğum için ey beni kınayan! Mazur gör, eğer adil        

 davransaydın   kınamazdın beni.                                                                                                         

 Uzre: Yemen’de tertemiz aşklarıyla meşhur olan bir kabile.                                                           


 Benim halim sence malum.. Sırrım da dedikoduculardan gizli değil, derdim 

  ise bitmez tükenmez.                    


 Sen bana samimi öğütte bulundun, fakat ben onu dinleyecek halde değilim; çünkü                    

  aşığın kulağı  öğüt verenlere karşı sağırdır.                                                                                                                                                                                            


 Ak saçların beni uyaran öğüdünü suçladım, halbuki ak saç öğüt hususunda                              

 suçlanmaktan çok  uzaktır.               

                                                                                                                                                    


2 . -                                                                                                                                                        


Kötülüğü emreden nefsim, cehaletinden dolayı, ak saçların ve ihtiyarlığın                         

uyarısından ders almadı.                                                      


 Nefsim, misafir (olan ihtiyarlığa) ziyafet için hiçbir güzel amel hazırlamadı;     

o da ansızın gelip   başıma konuverdi!.                                                 


O misafire gereken saygıyı gösteremeyeceğimi bilmiş olsaydım, onun eseri     

olan ak saçları boyayıp   gizlerdim.        


Huysuz atın dizginle çevrilmesi gibi azgın nefsi sapıklığından çevirmede kim    

bana yardım edecek!                                 


Nefsin kötü isteklerini kırmayı günahlarda arama! Çünkü yemek oburluk      

arzusunu güçlendirir.                                        


 Nefis emzikli çocuk gibidir, onu kendi haline bırakırsan daha çok emmek      

 ister; sütten kesersen   vazgeçiverir.                            


 Nefis çeşitli amellerde otlarken onu kollayıp güt; eğer otlağı tatlı bulursa      

 otlatma!…                                                     


 Nefsi bayağı isteklerinden çevir, onun seni yönlendirmesinden sakın; çünkü       

 nefsani istekler, hakim   olduğu kimseyi ya helak yahut rezil eder.                            


 İnsan zehirin yağda olduğunu farketmediği için, nefis ona nice öldürücü      

 lezzetleri güzel   göstermiştir.                                                


  Açlık ve tokluğun hilelerinden kork, nice açlık vardır ki tokluktan daha zararlıdır!                   


 Haramlarla dolmuş olan gözden yaş akıt ve pişmanlık perhizine sıkıca sarıl!                


Nefis ve şeytana muhalefet ederek onlara başkaldır; her ne kadar sana samimi         

öğütte bulunsalar  da onlara güvenme.                                                         


Nefis ve şeytana düşman olarak da hakem olarak da boyun eğme; çünkü sen    

hasmın da hakemin   de hilesini bilirsin.                                       


 Amelsiz sözden Allah’a sığınırım. Şüphesiz bu halimle ben, iğdiş olan kimseye      

soy isnat etmiş   oldum.                                                                


Sana iyiliği emrettim, lakin emrettiğim şeyi ben yapmadım ve dürüst      

davranmadım.   Öyleyse   benim sana “doğru ol” demem neye yarar?!                                                 


Ölümden önce nafile ibadet olarak bir hazırlık yapmadım; farz olandan başka ne      

 namaz kıldım ne  de oruç tuttum.                                                              



3 . -                                                                                                               


Karanlık geceleri, ayakları şişip ağrıyıncaya kadar ibadetle geçiren o Peygamber’in      

sünnetini ihmal  ettim.                                                                      


O, açlığını hissetmemek için böğürlerinin nazik derisini dürüp bükerek karnına taş      

bağladı.                                                                                    


Altından yüksek dağlar onu kendilerine cezbetmek istedi; o buna aldırış etmeyerek      

yüksekliğin  nerede ve nasıl olduğunu onlara gösterdi.                                                


Geçim sıkıntısı çektiği halde onun bu teklife aldırış etmeyişi, dünyaya önem        

vermediğini bir kere  daha pekiştirmiştir. Kuşkusuz sıkıntı çekmek namusa        

etki edemez…                     


Kendisi olmasaydı, dünyanın yokluktan varlık alanına çıkamayacağı bir şahsın      

çektiği sıkıntı, onu   dünyaya nasıl bağlayabilir ki…                                                


Hz. Peygamber iki dünyanın, insanların ve cinlerin, Arap ve Arap olmayan her iki        

 kesimin de  efendisidir.                                                        


Peygamberimiz iyilikleri emreden, kötülükten nehyedendir. “Evet” veya “hayır”         

 diye  karar veren  hiçbir kimse onun kadar doğru karar vermiş değildir.                                    


O öyle sevgili bir peygamberdir ki, (kıyamet günü) dehşetli korkulardan herhangi     

  biri hücum ettiği  zaman onun şefaati umulur.                                                            


Hazret-i Peygamber (bütün insanları) Allah’a davet etti. O’na sarılanlar kopmayan      

sağlam bir ipe  yapışmışlardır.                                                          


Yaratılışta ve ahlakta bütün peygamberlerden üstündür. İlim, asalet ve cömertlikte      

hiçbir  peygamber onun mertebesine yükselmiş değildir.                                               


Bütün peygamberler Rasulullah’ın (irfan) denizinden bir avuç veya cömertlik            

yağmurundan bir  yudum su istemektedir.                                                                      


Diğer peygamberler Rasulullah’ın huzurunda, dereceleri bakımından, ilmin noktası      

 veya hikmetin   harekesi gibi kalırlar.                                                          


O öyle bir peygamberdir ki, maddesi ve manası tam kemale ermiş, sonra da insanı               

yaratan Allah   cc onu kendine sevgili seçmiştir.                                                                           


O güzelliğinden ortağı olmayandır. Ondaki güzellik cevheri de bölünmüş değildir.                             


Hristiyanların kendi peygamberleri hakkındaki aşırı iddialarını bırak da                      

  Hz. Peygamber  hakkında   dilediğin gibi hüküm ver.                                                                     


Onun şahsına dilediğin üstün hasletleri izafe et, onun kadrini dilediğin büyüklük       

 sıfatları   ile yücelt.                                                                                                                                                 

Rasulullah’ın faziletinin bir hududu yoktur ki, konuşan kimse o fazilet        

dile getirebilsin…                         


Onun mucizeleri büyüklük bakımından zatı derecesinde olsaydı, ismi anıldığı          

 zaman  çürüyen  kemikleri bile diriltirdi!…                                                            


Bize olan aşırı sevgisinden dolayı o, aklın almadığı şeyle bizi imtihan etmedi. Biz de     

şüpheye  düşmedik ve şaşırıp bir hata yapmadık.                                                          


Onun kemalini anlamak bütün varlıkları aciz bıraktı. Ona yakın ve uzak olanlarda 

 hayret ve  aczden başka bir şey görülmez!                                                               


Hz. Peygamber, uzaktan gözlere küçük görünen, fakat yakından        

(ve doğrudan bakılınca)    gözü  kamaştıran güneş gibidir.                                                                                       

Uyuyan ve gördüğü düşle avunanlar dünyada onun yüce varlığını          

nasıl anlayabilir?!..                                     


 Onun hakkında ilmin varabildiği en son netice, onun bir beşer ve Allah’ın yarattığı         

 bütün  varlıkların en hayırlısı olduğudur.                                                             


Bütün peygamberlerin getirdiği mucizeler, onlara, ancak onun nurundan        

ulaşanlardan    ibarettir.                                                                                                                          


 Çünkü o bir fazilet güneşidir; diğer peygamberler ise (güneş batınca) karanlıkta      

 insanlara  parıltısını gösteren yıldızlar gibidir.                                                                      


Güzel ahlakla süslenen Peygamber’in yaratılışı Allah’ın ne büyük ikramıdır!             

  Güzellik  onu bürümüş   ve güzel yüz ona nişan olmuştur.                                                                   


Hz. Peygamber yumuşaklıkta çiçek, şerefte dolunay, cömertlikte deniz, himmet       

hususunda sonsuz  zaman gibidir.                                                                                    


 Onunla yalnızken karşılaştığın zaman, heybetiyle sanki o, bir ordu veya emrine      

 amade olanlar   arasında gibidir.                                                              


 Sedef içinde gizli inciler, sanki onun söz ve tebessümünden oluşmuştur.                                                 


 Onun kemiklerini saran toprağa denk olacak hiçbir koku yoktur; Onu koklayana        

 ve öpene ne   mutlu!..                                                                                  



4 . -                                                                                                                         



Allah, onun doğumunu tertemiz soyundan meydana getirdi; ne güzel bir      

başlangıç  ve ne güzel bir  son…                                               


 (Onun doğduğu gün) Öyle bir gündür ki, o gün İranlılar, keder ve azapların                 

  gelişiyle  korkutulduklarını sezdiler..                                                                                       


 Kisra’nın adamlarının bir daha bir araya gelmeyecek şekilde dağıldığı gibi               

 onun sarayı da öylece  yarılıp ayrıldı.                        


Onun doğumuna duyduğu eseften dolayı (taptıkları) ateşin nefesi kesilip söndü.      

 Nehirleri de öfke  ve üzüntüsünden kaynak ve yatağını değiştirdi.                                


Göllerinin yere batması Sava’lıları ümitsizliğe düşürdü ve susadıkları zaman        

göle gidenler öfkeyle   geri döndüler.                                           


Sanki ateşte, sudaki ıslaklık (ve söndürme) özelliği varmış gibi üzüntüsünden        

(söndü). Su da   ateşteki alev (ve yakma) özelliğine sahip gibiydi.                    


Onun doğduğu gün cinler sevinç çığlıkları atıyor, nurlar yükselip yayılıyor,       

hakikat manada ve  sözde ortaya çıkıyordu.                                                       


Kör ve sağır kesildiler de müjdelerin ilanı işitilmedi ve korku şimşekleri       

görülmedi.                                                            


Kavimlere, kendi eğri dinlerinin devam edemeyeceğini kahinleri haber       

verdikten sonra dahi  uyarıları farkedemediler.                                             


Yerdeki putların (yüzüstü) düştüğü gibi ufukta yıldızların akmasını           

gördükleri halde yine  farkedemediler.                                                        


Öyle ki şeytanlar (yıldızları akması karşısında) vahiy yolundan dönüp          

 peş peşe kaçışıyorlardı.                                                                                        


Onlar adeta Ebrehe’nin yiğit erleri(!) veya (Hz.Peygamberin) avuçlarından         

 atılan çakıl taşları  karşısındaki (bozguna uğrayan) asker gibiydiler.           


Hz. Peygamber’in avuçlarındaki çakıl taşları, tesbih ettikten sonra, tıpkı         

tesbih eden Hz. Yunus’un,  kendini yutan balığın karnından atıldığı gibi atıldılar.       



5 . -                                                                                    


Onun davetine ağaçlar secde ederek ve ayaksız, kökleri üstüne (sürünerek)            

yürüyüp geldiler.                                                                               


Ağaçlar öyle çizgi çizdiler ki, sanki kökleriyle yol ortasına en güzel yazıyı         

yazmışlardı.                                                


(Ağaçların hareketi) bulut gibiydi; o nereye gitse bulut da gider ve onu, günün     

en sıcak vaktinde fırın gibi kızgın güneşin hararetinden korurdu.                               


Yarılan aya yemin ederim onun Hz. Peygamber’in kalbine bir benzerliği vardı.                   


Hayır ve kerem sahibini (Hz. Peygamber’i) mağaranın saklayışı ve kafirlerin       

 bütün gözlerinin ona  karşı kör kesilişi onun mucizelerindendir.                          


Müşrikler, mağarada hiç kimse yok derken, sadık olan Hz. Muhammed ile         

sıddık olan Ebu Bekir   mağarada (bulundukları halde) görülmediler.              


Müşrikler, mahlukatın en hayırlısının üzerine örümceğin ağını örmediğini        

ve güvercinin uçup  dolaşmadığını sandılar.                               


Allah’ın onu koruması, kat kat zırhlara ve sağlam kalelere ihtiyaç bırakmadı.              


Zamanın bana zulmederek zarar vermesinden dolayı her ne vakit ona sığındımsa,     

onun tam bir  himayesinden başka bir şey bulmadım.                                                     


Her ne zaman ondan iki dünyaya ait nimet istedimse, iyilik yapanların en       

hayırlısı olandan (Hz  Muhammed’den) bol bol ihsan gördüm.                             


Onun rüyasında gerçekleşen vahyi inkar etme; çünkü onun, gözleri uyuduğu       

 zaman uyumayan  bir kalbi vardır.                                                                                                             


(Rüyadaki) bu vahiy, onun peygamberlik mertebesine erdiği bir sırada      

 gerçekleşmişti. O halde böyle bir zamanda rüya görenin hali inkar olunamaz.              


Haşa, vahiy çalışıp kazanmakla elde edilmiş değildir ve hiçbir peygamber de       

gaibden verdiği    haberde yanlış yapmaz.                                 


*Onun eli, nice hastayı dokunmakla iyileştirdi ve nice şifaya muhtaç olan         

 kimseyi cinnet bağından  kurtarıp salıverdi.                                                    


Onun duası nice kıtlık ve kuraklık yılını ihya etti. Hatta o sene, karanlık asırlar        

içinde bembeyaz  parlayan bir yıla benzedi.                                                               


(Rasulullah’ın duası üzerine) sağanak yağdıran bir bulut sebebiyle derelerden      

 akan suyu, denizden  bir ırmak veya Arim vadisinden gelen sel zannedersin.                   


 Arim: Kuran-ı Kerim’de geçtiğine göre Yemen’deki Sebe kavmini          

 cezalandırmak üzere şiddetli   yağmurların yıktığı gölet.                                                    



6 . -                                                                                                                                


Bırak beni de onun, gece yüksek dağ başından yakılan ziyafet ateşi gibi besbelli      

olan mucizelerini   anlatayım.                                             


Muntazam olarak dizilen inci daha güzeldir, bununla beraber dizilmemek        

incinin kıymetini    eksiltmez                                                                                          


Şairin hayal gücü, ondaki yüksek ahlakı ve temiz huyu anlatmaya yetmez.                      


Allah’ın hak olan ayetleri (lafız itibariyle) sonradan, (mana itibariyle)           

ezelidir; çünkü kadim olan   Allah’ın sıfatıdır.                                                         


Kur’an ayetleri, bize ahiretten, Ad ve İrem kavimlerinden haber vermeleri           

 itibariyle (manası ve  hükümleri) belirli bir zamana ait değildir.                              


Onlar, bugün hala elimizde bulunmakta olup diğer peygamberlerin         

mucizelerinden üstündür;  çünkü onların mucizeleri (belirli bir zamanda               

gelmiş) ve devam etmemiştir.                                                                                   


Onlar, şüpheye yer vermeyen ve (kendisinin üstünde) hiçbir hakem kabul        

 etmeyen muhkem   ayetlerdir.                                                                               


Her ne zaman Kur’an ayetlerine harp ilan edilecek olsa, sonunda en azılı               

düşmanlar bile gerçeği  görerek ona teslim olmuşlardır.                                           


Namusuna düşkün kimsenin kendi hareminden caninin elini çekip defettiği        

gibi, Kur’an’ın belagatı   da muarızlarının iddiasını öylece reddetmiştir.                          


Kur’an ayetlerininin, deniz dalgaları gibi birbirini destekleyen manaları              

vardır, fakat onlar güzellik   ve değer bakımından denizin cevherinden                            

daha üstündür.                                                                                                              


Kur’an ayetlerinin olağanüstülükleri saymakla bitmez ve çok okumakla        

bıkıp usanılmaz.                                                                                                 


Kur’an’ı okuyanın gözü ve gönlü onunla tatmin olmuştur. Onu okuyana                 

 dedim ki; Allah’ın ipi olan  Kur’an sayesinde isteğine ulaştın, artık ona         

 sımsıkı sarıl.                                                                                         


Eğer Kur’an’ı Lezza ateşinin hararetinden korktuğun için okursan, onun             

serin suyuyla cehennem    ateşini bile söndürürsün.                                        


Lezza: Cehennemin isimlerinden biri.                                                               


 Kur’an ayetleri havz-ı kevser gibidir. Günahkarlar ona kömür gibi simsiyah         

 girseler dahi yüzleri ak     pak olarak çıkarlar.                                                         


Onlar sırat ve terazi gibi dosdoğrudur. İnsanlar arasında Kur’an’ın gösterdiği        

 adaletin dışında bir  adalet sürekli değildir.                                                             


İyi anladığı ve tam erbabı olduğu halde, bilmezlikten gelerek onu inkara                

yeltenen kıskancın haline   sakın şaşma!..                                                              


Bazen ağrı yüzünden göz güneşin ışığını ve hastalıktan dolayı ağız suyun         

tadını inkar eder.                                                                                                            



7 . -                                                                                                                               



 Ev ihtiyaç sahiplerinin koşarak ve güçlü develere binerek kapısına yöneldiği         

 kimselerin en hayırlısı   (olan Peygamber!)                                                                 


İbret almak isteyenler için senden başka varlığı en büyük ayet kim olabilir?!             

 Ve ganimet bilenler   için senden başka en yüce nimet kim olabilir?!                          


 Sen, zifiri karanlık bir gecede dolunayın gidişi gibi bir Harem’den diğer bir           

  Harem’e gittin.                                                                                                          


 Sen (miraç gecesi) Kabe-kavseyn denilen öyle bir mertebeye yükseldin ki,       

  o mertebe (diğer   peygamberler tarafından) ne istenildi ne de ona ulaşıldı.                   


(O gece) bütün nebi ve resuller, hizmetçinin efendiyi öne geçirdiği gibi             

 seni öne geçirdiler.                                                                                      


 Sen, kalabalık bir topluluk içinde sancak sahibi olarak onlara uğrayıp yedi                 

  kat gökleri yarıp gittin.                                                                                            


 Allah’a yaklaşmak üzere yükselmek isteyenlere yükselecek bir yer ve ileri           

 geçmek isteyenlere bir  nihayet bırakmayıncaya dek yükseldin.                            


 Sen miraca davet olunduğunda, bir sancak gibi kendi makamına nisbetle          

 bütün makamları   aşağıda bıraktın.                                                                            


 Gözlerden gizli mi gizli olan Allah’a kavuşmak ve nice önemli sırları                  

  anlamak için mirac ettin.                                                                                          


 Kimse sana ortak olmadan bütün övünülecek sıfatları kendinden topladın        

  ve her makamı tek    başına geçtin.                                                                           


 Senin sahip olduğun mertebelerin derecesi yüce ve sana verilen nimetleri         

  hakkıyla anlamak   zordur.                                                                                         


  Ey İslam topluluğu! Allah’ın ezeli bir lütfu olarak bizim yıkılmayan bir         

  dayanağımız vardır, ne    mutlu bizlere…                                                                 


  Allah bizleri, peygamberlerin en şereflisi olan Hz. Muhammed vasıtasıyla          

  kendine itaate davet   edince, biz de ümmetlerin en şereflisi olduk.                           



8 . -                                                                                                                                     



 Aslanın kükreyişi, bir şeyden habersiz otlayan koyun sürüsünü ürküttüğü gibi           

 onun peygamberlik   haberleri de düşmanların kalplerine öylece korku saldı.                  


 Hz. Peygamber her savaşta düşmanla karşılaşmaktan geri kalmadı; öyle ki,            

  mızrak ile (öldürülen  düşmanlar), kasap kütüğünde doğranan ete benzerdi.               


 Düşmanlar, karakuş ve kartalların (savaş meydanından) kapıp kaldırdığı et          

  parçalarına   özenircesine harpten kaçmak isterlerdi.                                                    


 Haram aylarının geceleri dışında düşmanlar, gelip geçen gecelerin sayısını                

  bilmezlerdi.                                                                              


 İslam dini sanki düşmanların etine iştahlı, bütün kumandanlarla, onların          

  üzerine inen misafir  gibidir.                                                                           


  Hz. Peygamber at üzerinde, dalgalar gibi ard arda ok yağdıran                                  

   kahramanlardan oluşan deniz gibi  bir orduyu sevk ve idare ediyordu.                      


  O kahramanlar, küfrün kökünü kazımak için hücum ederler, sevabını yalnız       

  Allah’tan bekler ve   O’nun her davetini hemen kabul ederlerdi.                                     


  Nihayet İslam milleti garip kaldıktan sonra o kahramanlar sayesinde hısım                       

   ve  akrabalarına kavuştu.                                                                                             


 (Çocuk ve kadınlar) en hayırlı baba ve kocaların sayesinde (düşmanlardan)         

   ebediyyen korunarak   yetim ve dul kalmadı.                                                             


  Mücahitler dağlar gibidir. Şimdi sen, her savaşta onlardan neler çektiklerini           

   düşmanlarından sor.                                                                                                      


 Düşmanlar için vebadan daha tehlikeli birer felaket mevsimi olan savaşları sen        

 Huneyn’den,  Bedir’den ve Uhud’dan sor.                                                                     


  Onlar, düşmanların sarkan saçlarıyla simsiyah olan ense köküne beyaz olarak             

   indirdikleri kılıçları  kıpkızıl olarak kaldıranlardır.                                                             


  Hatt oklarıyla yazı yazan mücahidlerin kalemleri, düşmanın vücudunun hiçbir             

   tarafında noktasız    yer bırakmamıştır.                                                                              


  Nasıl ki gül, güzel manzarasıyla palamut ağacından seçilirse, keskin silahlı          

   mücahidler de  kendilerini başkalarından ayıran bir görünüme sahiptirler.                  


  Zafer rüzgarları sana onların güzel kokusunu sunuyor. Zırhına bürünen her              

   kahramanı henüz  kılıfından çıkmamış çiçek sanırsın.                                                   


  Atların sırtında, kolanların sıkı bağlanmasından değil, azim ve sebatlarının                    

  kuvvetli oluşundan   dolayı sanki mücahitler yükseklerde biten kökleri                    

   sağlam ağaçlar gibidir.                                                                                                   


 Mücahitlerin şiddetli hücumundan korkan düşmanların kalpleri uçtu da yiğitle          

  kuzuyu ayırt  edemez oldular.                                                        


 Ormanda aslanlar, Rasulullah’ın sayesinde zafer kazanan kimseye rastlayacak            

  olsalar korkudan  susarlar.                                                                                                  


   Onun yardımıyla zafer kazanamayan bir dost ve perişan olmayan bir düşman                  

    asla göremezsin.                                                                                                             


  Aslanların yavrularıyla birlikte (kendileri için güvenli olan) ormana indiği gibi              

  Hz. Peygamber de    ümmetini dinin sağlam sığınağına indirdi.                                   


  Allah’ın kelamı olan Kur’an, İslam dinine karşı nice mücadele edenleri yere serdi;             

  ve onun kuvvetli  delilleri, nice azılı düşmanları mağlup ve perişan etti.                           


 Okuma yazma bilmeyen bir ümminin cahiliye döneminde yaşadığı halde                        

  ilim, yetim  olduğu halde  yüksek bir terbiyeye sahip olması sana mucize            

   olarak yeter.                                                                         




9 . -                                                                                                                                                   



 Bu kasideyle ona (Rasulullah’a) hizmet ettim. Hayatım boyunca başkalarına şiir         

 yazarak ve hizmet  ederek işlediğim günahların, bu kaside vesilesiyle affını                         

  ummaktayım.                                                                                                                    


 Başkalarına yazdığım şiir ve ettiğim hizmet, boynuma, neticesinden korkulan bir               

  gerdanlık taktığı  için, bunlarla sanki ben kurbanlık bir deveyim…                                    


 Her iki halde de, (başkalarına şiir yazmak ve hizmet etmekle) çocukça                    

  taşkınlıklarda  bulundum.   Neticede günah ve pişmanlıktan başka                

  bir şey elde etmedim.                                                                           


 Ey ticaretinden zarar eden nefis! Dünyaya karşılık dinini satın almadın ve iyi bir           

  pazarlık   yapmadın.                                                                                                            


 Kim ki din hususunda peşini veresiyeye satarsa, onun peşin ve veresiyede iflas          

  edeceği besbellidir.                                                                                                            


 Eğer günah işleyecek olursam, Hz. Peygamber’le olan ahdim bozulmaz ve onunla       

  olan bağım   kopmuş sayılmaz.                                                                                             


 Şüphesiz ismimin Muhammed olması dolayısıyla ben onun himayesindeyim. O ise,                     

  yaratılanlar    içinde sözünü yerine getirenlerin en vefalısıdır.                                             


 Eğer kıyamet günü lütfedip elimden tutmazsa, (o zaman sen bana) şöyle de: “Ey       

  ayağı sürçen  zavallı nerdesin!”                                                                                       


 Haşa o, kereminden umanı mahrum etmez; ona sığınan komşu, hürmet ve şefaat         

  görmeden   dönmez.                                                                                                             


 Bütün düşüncemi onun medh-ü senasına ayıralı, kurtuluşum için onu                 

  hamilerin en    hayırlısı  buldum.                                                                                                                                                                                


 Yağmurun tepelerde bile çiçek bitirdiği gibi, onun bol şefaati de ümitsiz kalan bir           

   eli bırakmaz.                                                                                                                          


 (Bu kasideyi yazarken), Herem’i övmesi üzerine Züheyr’in elleriyle derlediği göz           

   alıcı dünya   çiçeklerlini (nimetlerini) istemedim.                                                             


  Herem b. Sinan: Cahiliye döneminde cömertliğiyle meşhur bir Arap meliki.                    

   Züheyr: Cahiliye devrinin önde gelen şair ve hatiplerinden.                                          



     

10 . -                                                                                                                                             



 Ey yaratılmışların en hayırlısı olan Peygamber! Ölüm geldiğinde benim senden                       

    başka sığınacak kimsem yoktur.                                                                                       


 Kerim olan Allah, kıyamet gününde müntakim ismiyle tecelli edince, ey Allah’ın        

 Rasulu bana   şefaat etmekle senin makam ve rütbene asla noksanlık gelmez.                    


 Şüphesiz dünya ve ahiret senin cömertliğinden, Levh’in ve Kalem’in ilmi de                

  senin ilmindendir.                                                                                                           


  Ey nefs, büyük günahlardan dolayı Allah’ın rahmetinden ümit kesme! Çünkü        

  Allah’ın mağfiretine    nisbetle büyük günahlar küçük hatalar gibidir.                            


  Umulur ki Rabbim rahmetini taksim ederken, taksim günahların                                   

  (çokluğuna göre) yapılır.                                                                                      


  Ya Rabbi! (Rahmetine olan) ümidimi huzurunda ters çevirme ve hesabımı               

    noksan eyleme.                                                                                                           


  İki dünyada da kuluna lütfeyle, çünkü korkular hücum ettiği zaman onun          

   bitip tükenen bir sabrı   vardır.                                                                                      


  Allah’ım sürekli olan salavat bulutlarına izin ver de Hz. Peygamber üzerine         

  sağanak sağanak  rahmet yağdırsınlar.                                                                           


  Seher yeli sorgun ağacının dallarını hareket ettirdikçe ve deveci boz develeri                

   nağmeleriyle    coşturdukça o rahmet yağdıkça yağsın.                                                        














Ey Cümle Halkın Maksudu

  Ey cümle halkıñ maksûdu Al göñlümü senden yaña Ey külli şey’iñ mevcûdu Al göñlümü senden yaña ... Budur yüreğim yâresi Gitmedi yüzüm karas...